|
Leo Tolstoy |
Lev Tolstoy; Ortodoks Kilisesi'nden çıkartılışının ardından 1 yıl sonra 1902 yılında o günlerde yaşanılan politik buhran ve aile içi skandalları içinde barındırdığı Anna Karenina adlı romanını yazmıştır.
Bu roman dünya klasiklerine girmiş olmakla birlikte ülkemizde çeşitli devlet oyun ve operalarında gösterilmiş bulunmaktadır. Roman olarak Saniye Güven tarafından Türkçe'ye çevrilip 3 cilt halinde 2004 yılında Bordo Siyah Klasik Yayınlar tarafından yayımlanmıştır.
Aristokrat bir ailede annesi ve babasını çok erken yaşta kaybetmiş bir yazar olarak yazdığı romanlarda aradığı ve sorguladığı mutluluk üzerine hayli çeşitli düşünceler üretmeye çalışmıştır.
Anna Karenina adlı romanının içeriğine bakacak olursak aile mitosunda bireyin bütünlüğünü koruyan o büyük organizasyonda kadının rollöründen ve sosyal statüsü içindeki varoluş alanını tanımaya çalışmasından bahsedilmiştir.
Kçük yaşta kendinden çok büyük biriyle evlendirilen Anna bir gün genç ve alımlı bir subaya aşık olur ve ilişki yaşamaya başlarlar. subayın sevgisine ve ilgisine karşı koyamayan Anna ondan bebek bekler ve eşi ile sevgilisi arasında kalır. Sosyal statüsünün içinde boşanmak ve evliliğine devam etmek arasında kalan Anna bir gün eşine itiraf eder ve eşinin tüm ısrarlarına rağmen ondan boşanır. Subay sevgilisiyle Avrupa'ya giderek eşinden olan oğlunu da arkasında Rusya'da bırakır.
Avrupa'da sevgilisiyle yaşadığı sorunlar onu psikolojik buhranlar geçirmesine ve huysuzlanmasına neden olur. Bir gün oğlunun özlemiyle tekrar Rusya'ya döner ve katıldığı bir davette toplum tarafından dışlandığını farkeder. Aradığı mutluluğu bulamayan Anna intihar ederek yaşamına son verir.
Toplumsal farkındalık yaratan bu roman sosyal statüye feda edilen aşkı ve yaşanılan ikilemleri gözler önüne seriyor.